ya da anneciğinizin yeni pişirdiği yemekten duyduğu ihtişamlı keyifle ''o'' ilk ve koca kaşığı sadece size özel ayırması gibi,
belkide ablanızın sizi ilk gördüğündeki hasret dolu ''o'' sevgisi gibi,
aslında ölesiye çok çabalayıp, sucuk gibi terleyip bir türlü uçuramadığınız uçurtmadan aldığınız ''o'' şapşal keyif gibi,
yani, işte hissettiğiniz platonik aşka karşı duyduğunuz ''o'' güzel karmaşa gibi birşey,
''o'' gibi, ''o'' gibi, ''o'' gibi, .... ''o'' pek çok şey
bilemiyorum, çok boş konuşuyorum belki ama ''o''nlar yok mu ''o''nlar!
''o''nlarsız hiçbirşey olmuyor, ''o''lmuyor işte.. acı çayın tadı bile acı gelmiyor ''o''nların yokluğu kadar..