Mart 19, 2017

sadece bir çocuk

sene: şubat 18, 2014
zamanında kısa bir hikaye yazasım gelmiş.

bölüm 1

" o buruşuk eller "

hatırladığım ilk anım,dedemin kucağında asla bitmeyeceğini düşündüğüm doyumsuz bir sevgiydi.
iki parmağı arasına sıkıştırdığı dudaklarımı çekiştirmekten büyük keyif duyardı...
3 yaşındaki bir çocuk için bu sadece bir işkenceden ibarettir.
kapıdan girdiğim andan itibaren, salonun pencere köşesinde oturan o yaşlı adamın, beni görmesiyle yüzüne gelen o gülümsemesi ben gidene kadar hiç kaybolmazdı.
zira benim dışımda, ablamda dahil olmak üzere, tam 3 torunu daha vardı...
hayatı ve çevreyi yeni yeni algılamaya başlayan beynimde bu beyaz bıyıklı, zayıf ve buruşuk adama sadece mantıksızca bakmakla yetiniyordum, ki o bundan hep keyif alırdı.
bıkmadan kucağında oturtup ellerimden mıncıklayan, oynayan, benimle konuşan, yüzüme hep gülen beyaz bıyıklı bu yaşlı adam.
bir gün yine o kapıdan girdim ve o pencere köşesi sadece bir boşluktu.
koltuğu her zamanki gibi aynı pozisyondaydı
ama hiçbir anlamı yoktu.
gidip oturmuştum.
boyumun yetmediği bir yerden dışarı bakmaya çalışıyordum çünkü benim için hiçbir şey değişmemişti.
sevgisi,konuşmaları. hiçbirinin bir anlamı yoktu çünkü ben sadece küçük bir çocuktum.
o buruşuk ellerin varlığını dahi hatırlamayan küçük bir kız çocuğu...
                           
***

" dedemin evinde "

tavanın aşırı beyazlığı, salonun her yerde devamlılık sağlanmış olan kahverengi konsepti ve birde tam tarfini yapamadığım garip bir koku...
rahatsız edici değil ama keyifli de değil!

Mart 10, 2017

S.I.H.A.B. (1988)


Jake: Wh... why do you... why do you think I'm nervous?
Fantasy Girl: Because you don't know what you want.