Aralık 31, 2011

Mermaids (1990)



Charlotte: Oh god. I think I might be pregnant with the next Jewish Italian Messia
-------------------------------------------------------------------
[Charlotte thinks she is pregnant because she kissed Joe]
Dr. Reynolds: Has your mother ever talked to you about sex?
Charlotte: Uh... oh yeah! All the time. We talk about everything. She's a wonderful mother.
Dr. Reynolds: So you do know how babies are made?
Charlotte: Oh, yeah.
Dr. Reynolds: Then why did you think you were pregnant? You're still a virgin.

seni böyle sevindirik eden şeyler yapan insanlarda vardır hani

video, directing, music choice and all the rest of it by Seda Doğan..
ismime ve bana özel bir özür,affettim len seni!

Aralık 28, 2011

♥..


(No Copyright Intended)

Aralık 27, 2011

hayatın, evrenin ve herşeyin nihai cevabı...

42
''bkz, The Hitchhiker's Guide to the Galaxy''

Aralık 25, 2011

the good morrow

I wonder by my troth, what thou and I
Did, till we loved ? were we not wean'd till then ?
But suck'd on country pleasures, childishly ?
Or snorted we in the Seven Sleepers' den ?
'Twas so ; but this, all pleasures fancies be ;
If ever any beauty I did see,
Which I desired, and got, 'twas but a dream of thee.

And now good-morrow to our waking souls,
Which watch not one another out of fear ;
For love all love of other sights controls,
And makes one little room an everywhere.
Let sea-discoverers to new worlds have gone ;
Let maps to other, worlds on worlds have shown ;
Let us possess one world ; each hath one, and is one.

My face in thine eye, thine in mine appears,
And true plain hearts do in the faces rest ;
Where can we find two better hemispheres
Without sharp north, without declining west ?
Whatever dies, was not mix'd equally ;
If our two loves be one, or thou and I
Love so alike that none can slacken, none can die.

John Donne (1572-1631)

tristan & isolde


painting by Rogelio de Egusquiza

- bölüm I -

Anne ve babasının ölümünden sonra Tristan,Kornwall ve ingiltere kralı olan amcası Marke'nin sarayına gelir.Civanmert bir delikanlı olan Tristan,şövalyelik ideallerine göre yetişmiştir ve kısa zamanda amcasının sevgi ve güvenini kazanır.Kral Marke,İrlanda kralının kızı altın saçlı Isolde ile evlenmek ister.Bunun için Tristan'ı aracı olarak gönderir.Öteden beri bilinir ki,krallar pek nadir aşk evliliği yaparlar.Bu yüzden içki hazırlamada pek becerikli olan Isolde'nin annesi,birçok içkiden karıştırarak bir ''aşk iksiri'' hazırlar müstakbel çiftler için.Annenin inancı odur ki,bu ''aşk iksiri'' evlileri bir daha ayrılmamak üzere birbirine bağlayacaktır.Anne bu içkiyi,uzun deniz yolculuğunda serserilerden saklaması ve izdivaç gecelerinde Kral Marke ile Isolde'ye sunması için Isolde'nin arkadaşı Brangane'ye verir.Burada Tristan,Isolde'nin koruyucusudur ve bu deniz yolculuğunda kendisini teselli etmekle görevlidir;zira Isolde yabancı bir ülke'ye ve bir yabancı'ya varmak istememektedir.İyi niyetli Tristan,yolculuk esnasında Isolde'yi teselli etmek için Kral Marke'den ve onun Tintajol'daki sarayından bahseder.Saatler ilerler ve hüzünlü anlar yaşanmaya başlar ve Tristan bu hüzünlü atmosferden çıkmak için hizmetçiden şarap ister.Brangane o an odada değildir;hizmetçi,farkında olmadan şarap yerine ''aşk iksiri''ni sunar.Asil bir şövalye tavrıyla Tristan,dolan kadehi evvela Isolde'ye sunar,sonrada kendisi içer.

- bölüm II -

Esasen hiçbir art niyet taşımadan içilen bu şarap,yani ''aşk iksiri'' trajik bir aşk efsanesinin başlamasına neden olur.Zira bu aşk şarabından içen Tristan ve Isolde evvela kendilerinden geçerler ve sonra!...Sonra Isolde'nin gözlerinin içene bakan Tristan,dünyayı Isolde'den ibaret görmeye başlar.Gerçi Tristan bütün varlığıyla ihanet etmemeye gayret eder,ancak kalbinde gittikçe alevlenen aşk ateşi iradesinin çelik telini eritir.Tristan Isolde'ye ''aklımı başımdan aldınız,beni benden çaldınız,artık rahat huzur bulmam imkansız'' der.Isolde'de de durum farksızdır;aşkın kemendi onun da iradesini bağlamıştır.Hemde öyle bağlamıştır ki,derin bir vecd halini andıran duygusallıkla ''seni seviyorum!'' dediği Tristan ve dünya arasındaki farkı ayırt edemez olur.
Neden sonra Brangane içeri girip,kadehin boşaldığını görünce,ihanet etmiş bir psikolojiyle pişmanlık duyar,sinir krizleri geçirir ve ''aşk iksiri''nin olduğu boş kadehi denize fırlatır.Fırlatır fırlatmasına ama,artık hiçbir şeyi değiştirmesi mümkün değildir.Kaderin hükmü karşısında,herkes gibi iyi niyetli ve iyi yürekli Brangane de ç****iz kalır.Evet,aşk,her şeye muktedirdir;etik çemberi ve mantığın bütün kanunlarını parçalar.İmkansız görünen kavuşma,bir anda gizli bir izdivaçla günaha meydan okur.
Isolde gerdek gecesi kapıdaki muhafızlardan utandığını bahane edereks sadece karanlıkta gerdeğe girmek istediğini söyler.Hiçbirşeyden haberi olmayan Kral Marke,bunu bir utangaçlık işareti olarak görür ve memnuniyetle kabul eder.Böylece gerdek gecesi,Isolde'nin yerine bakire Brangane Kral Marke ile birleşir.Bir müddet sonra Marke bir şişe şarap sunulmasını emreder...Bu arada Brangane ,sessizce izdivaç odasından çıkar ve yerine gizlice Isolde girer.

- bölüm III -

Tehlikenin büyük kısmını savuşturan aşıklar,bundan sonra her gün ormandaki bir göl kenarında buluşurlar.Ancak bu durum uzun zaman sarayın dikkatinden kaçamazdı.Kısa zamanda fısıltı etrafa yayıldı.Entrikayı pek seven Melot,Kral Marke'yi her türlü dedikodudan haberdar etti.Bir gün Tristan ve Isolde'nin gece göl kenarındaki buluşmasını keşfeden Melot,kralı oraya götürür ve bir zeytin ağacının köküne saklanırlar.Ne var ki aşıklar kendilerini gözetleyenlerin gölgelerini fark ederler.Sözü iyi kullanan Isolde,saklananların duyabilecekleri kadar yüksek bir ses tonuyla Tristan'ı dikkatsiz davranışları dolayısıyla kralla olan izdivaçlarına zarar verebileceği konusunda ikaz eder.Kraldan başka hiçkimseyi sevmeyeceğine;yalnız ''gençlik tazeliğinin ve bekaretinin nasip olduğu o adamı''seveceğine dair yeminler eder.Bunları duyan Marke,pişmanlık duyar ve öfkeyle jarnalci Melot'u azarlar.Bu azarlanmayı Melot pek kolay içine sindiremez.Olayın üzerine gider ve eğer Isolde günahsızsa ''sadece bir adamı'' seviyorsa,o zaman yüksek din adamlarının huzurunda yemin etmesini ve ''nar halindeki bir demire dokunmasını'' ister.Isolde,elinin derisini bile yakmadan bunuda başarır.
Bir süre Marke sakinleşir;ancak,kıskançlık içindeki bütün şeytanları uyandırır.Hal ve tavırlarından Tristan ve Isolde'nin zihinlerinde birbiriyle seviştiklerini düşünür.Böylesine bir endişeyle,ruh darlığıyla yaşamanın azabına dayanamayan Kral Marke,Tristan ve Isolde'ye ülkeyi terk etmelerini teklif eder.Atlarına binen aşıklar kısa bir zaman sonra vahşi ormanın derinliklerinde kaybolurlar.Tristan,bir zamanlar kötü ruhların olduğu bir mağara tanımaktadır kayalıkta.Oraya sığınırlar;burada kayalıktaki bir yarıktan içeri sızan ışık kristal bir yatağı aydınlatır.Bir müddet burada eğlenirler...
Bir zaman Marke avlanarak teselli bulur;derin gönül meselelerinden uzak durur.Bu arada saklandıkları mağarada yakalanacaklarından korkan Tristan ve Isolde,tedbir olarak ayrı yatmaya karar verirler.Öyle de yaparlar,aynı yatakta,ama Tristan kılıcı aralarında olduğu halde uyurlar.Ne varki çok geçmeden avcılardan birisi onları mağarada keşfeder ve ilk iş olarak Kral Marke'yi bu harikulade çiftten haberdar eder.Marke derhal mağaraya gider ve kristal bir yatakta aralarında kılıç olduğu halde uyuyan masum çifti görür.Şövalye geleneğinde çiftler arasında kılıç iffete işarettir.Marke döner,vicdan azabı içerisindedir.Büsbütün haksızlık yaptığına kanaat getirir;pişmanlığının gereği olarak Tristan'ın arkadaşı Curneval'i mağaraya gönderir ve onlara saraya dönmelerini istediğini bildirir.Dönerler hemde ihtişamla;ancak,kaderde aynı ihtişamla hiç durmadan döner.Dahası,dedikodu çoktan ayyuka çıkmıştır...Muhbirler birbiriyle yarışmaktadır.Etrafları adeta casuslarla çevrilidir.Öylesine bir dünyaya dönmüşlerdir ki,burada değil vuslat,kendi aralarında en doğal şeyleri konuşmaları neredeyse imkansızdır.

- son aşk sahnesi -

Güneşli bir parkta neredeyse yapayanlızdırlar.Gölgeli bir yerde kucak kucağa,dudak dudağa bir kaçamak.Brangane parkın girişinde gittikçe artan bir korkuyla nöbet tutmaktadır.Muhbirler durumdan Kral Marke'yi haberdar ederler.Marke,parka geldiğinde tam da fantazisine hak veren bir manzarayla karşılaşır:Vuslat hali,''ir munt an sinem munde''(dudak dudağa).Bu durumdan Kral için emin olmak,şüphelenmekten beterdir.Tristan,arkadaşı Curneval'in yardımıyla limana ulaşır;orada demirlenmiş bir gemiyle Normandiya'ya gider.Brangane ve Isolde zaman zaman denize açılırlar,ama beyhude.
Çok uzaklarda kalan Isolde'yi unutmak için Tristan'ın kendi vatanından babası dük olan ''beyaz elli'' başka bir Isolde'yle bir evlilik yapar.
Ancak Trisatan,altın saçlı Isolde'ye olan aşkı gün geçtikçe dayanılmaz olur.Arkadaşı Curneval'le Isolde'ye haber gönderir ve o gelmezse öleceğini söyler.Isolde'yi getirmeye giden adam ile Tristan arasındaki anlaşma gereğince,Isolde'yi getirecek gemide eğer Isolde varsa gemi direğe beyaz bayrak çekecek,yoksa siyah.Bu arada beyaz elli Isolde,bu durumdan haberdar olur ve kıskançlıktan intikam planları yapar.Yatağında geminin gelmesini bekleyen Tristan,takatı olmadığı için karısına,beyaz elli Isolde'ye gemiyi izlemesini rica eder.Zaman çabuk geçer ve ufukta beliren bir gemiyle birlikte intikam anıda yaklaşır.Beyaz elli Isolde,uzaklarda bir geminin göründüğünü söyler.Bu haber Tristan'ın ciğerlerini bir yelken gibi şişirir.Tam da bu anı kollamakta olan beyaz elli Isolde,zehrini damla damla akıtmaktadır:''Pek iyi görünüyor yelken açmışlar,ama pek az rüzgar var,hatta yelkenide simsiyah:''bu söz zehirli bir hançer gibi saplanır yüreğine Tristan'ın.Bir an,''Acaba bu alçak Melot'un hilelerinden biri mi?'' diye geçirir içinden,fakat daha fazla dayanamaz;iradesinin teli titremeye başlar.''Artık dayanamam Isolde!''der ve...gemi yaklaşır,Isolde pür telaş kayalık rıhtıma çıkar.Atılırcasına Tristan'ın olduğu tarafa yönelir;kalabalıkların arasında bir ihtiyar:Hanımefendi,Tristan öldü der.Acıdan hiçbir şey söyleyemez Isolde ve Tristan'a doğru koşar;ebedi uykuya dalmış Tristan'un üzerine eğilir,kalbini dinler,nabzını tutar ve kederden titreyen sesiyle:''Uyan,Tristan,ben geldim!''der.Ancak Tristan hiçbir tepki vermez! Curneval,''O öldü,Isolde''der.Isolde onun yanına uzanır,kalbini onun kalbinin üstüne,dudağını dudağına koyar ve bir daha hiç ayırmaz.Bu Isolde'nin aşk ölümüdür!
Bundan sonra aşıkların cansız bedenleri mumyalanır ve tabutlara koyulur.Beyaz elli Isolde'nin babası,dük Jovelin,onları layık oldukları bir törenle defnetmeyi düşünür.Bu arada Kral Marke aşıkların ölümünü haber alınca,hemen gemiyle yola çıkar.Isolde'nin sadık arkadaşı Brangane'den baştan sona olayın iç yüzünü öğrenince gözyaşlarına boğulur ve şöyle der:''Ah Tristan,her şeyi bana olduğu gibi anlatmış olsaydın Isolde'yi eş olarak verirdim.Böylece ben günahtan,siz de ölümden kurtulmuş olurdunuz.''
Marke orada biri alaca akiktan,öteki gök zümrütten iki tabut yaptırır ve aşıkların naaşlarını içine koyup,gemiyle Tintajol'e götürür.Onları Tintajol'un kalesinin bahçesine gömdürür.Kabirlerine bir gül fidanı bir de asma diktirir.Gül ve asma birbirlerine sarılarak büyür ve birbirlerinin kabirlerinin üzerine doğru eğilirler.

Gelelim Tristan ve Isolde'nin aşklarının başladığı yere.Isolde nişanlısı Morold'u Tristan'ın öldürdüğünü tespit ettikten sonra,Tristan'ı zehirli bir içecek sunarak öldürmek ister.Brangane zehirli içki yerine yanlışlıkla aşk aksiri sunar.Oysa Tristan,Isolde'nin ona ölüm zehri içirdiğinin farkındadır ve şöyle diyerek kaldırır kadehi:

Ebedi matemin
Yegane tesellisi:
Unutturtan hayırlı iksir,
Sarsılmadan dikiyorum seni.

Bundan böyle özlemin,arzunun,sonsuz hazzın ve aşktan mahrumiyetin sonu yoktur:
Dünya,iktidar,şan ve şeref,şöhret,şövalyelik,asalet,dostluk - bunların hepsi özden mahrum bir rüya gibi dağılıp gittiler;yanlız bir şey kaldı halen yaşayan:
Hasret,özleyiş,dindirilemeyen,ebedi yeniden nükseden arzu - hararet ve susamışlık;
yegane kurtuluş:
Ölüm,ölmek,yok olmak,bir daha uyanmamak!

Boş günün kuruntularından
Yegane hasrettir ona kalan
Kutsal geceye hasret
Ki buradadır
Ezeli ve ebedi
Biricik gerçek
Aşkın sonsuz hazzıdır ona gülen.

Al beni kucağına ,
Kurtar beni
Bu dünyadan.

Kabaran dalgaların içerisinde
Çınlayan seslerin ortasında
Dünya - nefesinin evrensel ırmağında
Boğulmak
Batmak
Şuursuz
En yüksek hazdır.

Benim için seçilmiş
Benim için yitirilmiş
Güzel ve güçlü
Yiğit ve yüreksiz
Kaderimde ölüm olan baş
Kaderimde ölüm olan kalp...

Aralık 24, 2011

kendini sıfır noktasında bulmayı beklerken...

..''nerde bu?'' diye aradığın o sıfır noktası vardır aslında.
birsam (halüsinasyon)?

Aralık 23, 2011

Driven to Kenny


(No Copyright Intended)

Soundtrack of ''Suburban Mayhem (2006)''
by Mick Harvey

Aralık 22, 2011



'' I don't want all the time messing up my mind
I don't want you on my mind all the time..''

Aralık 16, 2011

o ''1 saniye'' işte,o ''1 saniye''

o ''1 saniye''den ibarettir hayat,
o ''1 saniye'' etrafında döner hayat,
aslında herşey o ''1 saniye''dir...

ve o ''1 saniye''yi nerede,nasıl,ne şekilde yakalayacağınsa sana bağlıdır..

2:37 (2006)

Aralık 15, 2011

çocukluğun en eski dostu..

başa sarmakla geçirilen o saatler

Aralık 14, 2011

gidiyorum, çok gidiyorum, çok uzaklara gidiyorum

halen gidiyorum,buradan oraya gidiyorum,şuradan şuraya gitmeye çalışıyorum;
bak ama gidiyorum...
buradayken buraya gidiyorum ama oradan oraya gitmek istiyorum..
halen gidiyorum,
oraya buraya şuraya gidiyorum işte,

gidiyorum da gidiyorum!

gidip gidip gidiyorum,gitmeyi çok istiyorum ve gidiyorum,
sağa sola yalparayarak gidiyorum,
git git bitmiyor ve gidiyorum...

gidiyorum,gidiyorum,gidiyorum,
gidiyorum ama nereye gittiğimi bilmiyorum.

ay,öf,tamam işte
''here I go'' deyip gidiyorum!

Aralık 06, 2011

Aralık 04, 2011

işte böyle birşey filan yani













Funny Face (1957) ♥

Aralık 03, 2011

muzur kadın seni..


(No Copyright Intended)

My Week With Marilyn (2011)

Aralık 01, 2011